3
Wednesday, June 30, 2010
Tuesday, June 29, 2010
Thomas Muller (and Lisa)

Keske bnm de altyapimdan boyle bi adam ciksa, hem nerde durmasi gerektigini bilir, hem az konusur cok calisir hemde akli basinda guzel bi kiz bulup 20 yasinda evlenir, mutlu aile yasamiyla gider Dunya Kupa'sina ve belki de gol krali olur...keskeee...
3
Monday, June 28, 2010
Hawk-eye in football
Tennis'teki hawk-eye teknolojisi niye futbola gelmez anlamis degilim, sikildim artik gollerin verilmemesinden, FIFA ne yapmaya calisiyor anlamiyorum, tamam cok teknolojiye bende karsiyim ama bole hakemlerlede futbol gitmez..
3
Sunday, June 27, 2010
Saturday, June 26, 2010
Friday, June 25, 2010

Thanks to Footballove
3
Thursday, June 24, 2010
Jorg Berger'in Bursaspor anilari

Macerayi seven ve bu futbol dünyasinda pek cok ilginc tecrübeyi geride birakan Berger'in kapisini Bursaspor calar.. Anlasma güzel bir zeminde noktalanir ve uzun süreli calismak icin Berger önce sehri görmek ister.. Her sey iyi gider ve Bursaspor ile anlastiktan sonra Martin Spanring, Marc Ziegler ve Ion Lupescu'yu kadrosuna katar, her sey baslangicta her zaman oldugu gibi cok iyiydi der.. Öyle ki karisi Istanbula ayak bastiginda onu Bursaspor'a Helikopterle getirme inceliginde bulunurlar.. Ailesi gelir, cocuklari uygun okullara kayit olur..
"Ilk tuhaflik olarak maasini plastik torba icerisinde almasini söyler Berger Bursaspor sampiyonlugu sonrasi 11Freunde'ye verdigi röportajin icerisinde. Hemen basari istiyorlardi ve Sampiyonluk o dönem ütopyaydi aslinda. Beklentilerin büyüklügü ve ufak tuhafliklar disinda cok sey de güzeldi. Tesisler birinci sinifti.. Ve fakat tüm güzellikler ilk iki haftada alinan maglubiyetlere kadardi elbette..
..19 tane baskan ile ugrasiyordum. Hepsinin tek tek transfer ettigi oyuncu vardi ve hemen hepsi bana kendi oyuncusunu oynatmam icin baski yapiyordu. Onlara sadece 11 tane oyuncuyu sahaya cikarabilirim dediginde hepsi anlayisla kafalarini salliyordu ama isteklerinden kesinlikle vazgecmiyordu diye devam ediyor Berger tuhafligin dik alasina..Ilk macta onlarin isteklerine karsi durup alman oyunculari ve Lupescuyu sahaya saldim.. Gelisme olabilirdi ama kimse beni dinlemiyordu zira herkes kendi kafasina göre baska bir sey istiyordu. Sonunda dayanamadim ve tamam dedim, onlarin istegine göre bir onbir belirleyip sahaya cikardim.. Evimizde 2-5 kaybettik maci. Karim ve cocuklarim polis korumasi esliginde stadi terketmek durumunda kaldi...
19 baskandan 3'ü soyunma odasindaydi ve bana burasi sizin icin artik cok tehlikeli, ülkeyi terketmelisiniz diyordu. Aslinda istedikleri tazminatimi ödemeden beni göndermekti. Ben sakinligimi korudum ve burada kalacagimi, bir sözlesmem oldugunu söyledim.
..birkac saat icerisinde telefonum artik calismaz hale geldi, psikolojik bir savas sürüyordu ama ben öyle kolay vazgececek degildim.
Bir dahaki bulusmada 19 baskandan avukatim Christoph Schickhardt'a yazili bir sekilde isteklerini iletmelerini söyledim. "Neden, biz sözümüzün eri insanlariz" dediler ve konusma saatlerce sürdü. Tüm bu süre boyunca ben öyle sakin kaldim ki bu onlardan birisini rahatsiz etti ve silahini masanin üzerine cikardi. "Artik biz bu dilden konusacagiz sizle" diye bagirdi. Yardimci antrenörüm Jürgen Raab bana korkuyla geldi.. Artik daha fazla üstlemenin geregi yoktu. Ertesi günü biz gider iken onlar yeni teknik direktörünü sahanin ortasinda inegi keserek karsiliyordu. Sabahin besinde kacis gibi bir ucus yasadik..
Avukatim isin pesini birakmadi ve mahkemede pesinden kostu. Bes yil sonra bana geldi ve "biz kazandik" dedi.. Bir daha Türkiyeye kolay bir sekilde gitmem sanirim.."
Thanks to Borges
3
Wednesday, June 23, 2010
Boateng vs. Boateng

Bugun Dunya Kupasi tariginde ilk defa ve belki de son defa iki kardes iki farkli ulkenin formalariyla birbirlerine karsi savastilar ve sonucta ikisi de ust tura ciktilar. Herkesin basina gelmez, sansli adamlarmis. Babalari ayni, anneleri farkli Boatengler'den Ghana'da oynayan Kevin Prince Boateng ve Almanya'da oynayan da Jerome Boateng.. Hamit'le Halil in basina gelse baya bomba olurdu :)

3
Note: Bu resme ulastim sonunda..

Tuesday, June 22, 2010
Monday, June 21, 2010
Lampard ve Turk futbolculari

Lampard uzerine..
Premier Lig’de Chelsea’de oynayıp son altı sezonda 20 gol ortalamasıyla oynadığını ve İngiliz Milli Takımı’nın değişilmez orta saha oyuncusu olduğunu unutmamak lazım. Ülkemizde santrforların bir sezonda kaç gol attıkları malum. Sezonun son haftasındaki Wigan maçından sonra, babasının yanında bana anlattıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Biraz uzun ancak tüm sezlerini aktarmak istiyorum; ‘Ben dünyanın en yetenekli futbolcusu değilim. Her maçımın kasedini defalarca seyrediyorum. Ayrıca diğer ülkelerdeki çok yetenekli futbolcuların her geçen gün daha da süratlenen futbola nasıl ayak uydurduklarını takip ediyorum. Antrenörünüz size nasıl oynamanız gerektiğini söyler fakat hangi köşeye vurmanız gerektiğine siz karar verirsiniz. Bu da antremanlardan sonra eksiklerinizi gidermek için defalarca aynı vuruşu yaparak olur. Kimse kimseye her sezon 20 gol hediye etmez. Tecrübeyle antreman sonrası çalışma birleştiğinde, kendinizi üst seviyede tutabilirsiniz. Mesela bir örnek; kafa vuruşlarında son derece etkisizdim. Saatlerce çalıştım. Kafa gollerimi arttırdım ve bu goller arttıkça sevincim de arttı. Rakibin ölü noktalarına nasıl giderim diye kasetler izliyorum. Bunu size hocanız söylemez. Söylese bile o pozisyonda vücudunuzun neresini kullanacağınıza kararı siz verirsiniz. Sol ayağımı bu yüzden çok çalışmayla geliştirdim. Şu andaki hedefim sol ayağımla frikikten gol atmak. Bizde sezon ortası ara olmadığı için sezon başı yüklemelerini verilenden fazla yapmak zorundasınız. Hem sakatlıkları önler, hem de sezonu kuvvetli olarak tamamlarsınız.’
Turk futbolcusunun en buyuk derdi bence bu. Bizim takimlarda ben antrenmandan sonra kalip calisan futbolcu pek duymuyorum. Rijkaard istedigi kdr calistirsin futbolcu kendini surekli gelistirmedi mi basarili olma sansi yok ayni diger sektorlerde calisan her insanin oldugu gibi..
Thanks to Edip Adanir
3
Sunday, June 20, 2010
Friday, June 18, 2010
More players for GS...
Bennard Yao Kumordzi - 1985 - Panionos - Midfielder
Simon Kjaer - 1989 - Palermo - Centre Back
Fabio Coentrao - 1988 - Benfica - Left wingback
Simon Kjaer - 1989 - Palermo - Centre Back
Fabio Coentrao - 1988 - Benfica - Left wingback
Thursday, June 17, 2010
Turk kizlari ve toplumsal donusum

Özellikle hafta içi izin yaptığım zaman gözüme gözüme batan fena ötesi bir durum var: İstanbul’da her yer gündüz vakti salım salım salınan, vakti bol genç kadın kaynıyor!
Eğitimli, meslek sahibi 20-25 yaşlarındaki bu genç kadınların çoğu evli. Daha önceki iş deneyimleri birkaç freelance/ home office girişimlerden ya da ‘sıkılana kadar’ çalıştıkları işlerden ibaret olduğu için eh artık ihtiyaçları da kalmadığı(!) için, evlendikten sonra çalışmak akıllarına gelmiyor. Onun yerine evde oturuyorlar. Ama klasik anlamda ev hanımı da değiller. Keşke olsalar.
Birkaç sofistike Çin/İtalyan yemeği dışında pek bir şey bilmiyorlar. Bu alandaki beceriksizliklerini dost meclislerinde ballandıra ballandıra anlatarak övünme malzemesi ediyorlar. 34397453948 çeşit cilt maskesi tarifi bilirken, lavabo dibinden yemek artığı nasıl temizlenir haberleri yok mesela. Bu “Ay ben bakamaam! Ay ben yapamam! ” modellerin çoğunun imdatlarına koşan ya anneleri – “Canım annişim benim için yemekler yapmış bırakmışşş kocam yumurta yemekten bıktı ehiehi”- ya da “kadınları” var. – Yardımcı kadınlar için kullanılan ve dilimize yerleşen bu lafın içindeki ironinin de hastasıyım, o kadınsa biz neyiz? -
Ne ev hanımı ne de iş kadını olmayı becerememiş bu yeni gelinler her ayın ilk günü kendi deyişleriyle “kiosk”larından üçer beşer kiloluk moda dergilerini alıyorlar, Bebek’te, Nişantaşı’nda saatlerrrce dergilerini karıştırıyor, vitrin vitrin gezip sadece tasarım kıyafetler giyiyorlar, sporlarını ihmal etmiyorlar, yeni açılan yerleri ilk onlar ziyaret edip her türlü indirimi ilk onlar yakalıyorlar, yaz gelince ilk onlar bronzlaşıyor, havuzda en 360 derece güneş alan şezlongu onlar kapıyorlar, eh üşenmezlerse bir de blog yazıyorlar: “Bu sabah kalktıım kocacımı işe yolladım sonra spor, sonra x’in tasarım ofisine gidip muhteşem ötesi kıyafetlerini denedim, sonra durur muyum yeni açılan y’de soluklandık ardından kızlarla z’de buluştuk, yeni şefin w’sini yedim, mutlaka denemelisiniz xoxo!”
Çeşitli zamanlarda işten bunaldığımız anlarda “Evde oturmak, sadece dernek gezmek istiyorum böhühüe” diye şakasını yaptığımız şu durumun vücut bulmuş haliyle yüzleşince topuklarımı popoma vura vura işime koşasım, izindeyken bile çılgın gibi çalışasım geliyor.
Dışarıdan sıradan gibi görünen bu durum aslında ciddi bir toplumsal dönüşüme işaret ediyor. Koca parasıyla hayat kurtarmak yeni bir mevzu değil, bunu biliyoruz. Yeni olan, eskinin edilgen, orta halli bir okul mezunu, güzel bir hayata kapak atma derdindeki etli butlu kızların yerini artık süpersonik okullardan mezun, master’ını vs.sini yapmış, her türlü workshop’a katılmış, eskilerin deyimiyle “Avrupa, Amerika görmüş” , istese başka bir sürü şey yapabilme şansı olan genç kızların alması. Kariyerlerinde ciddi işler yapabilecekleri en üretken oldukları çağlarda, ellerinde üniversite diplomalarıyla evlenip pineklemeyi seçmeleri ve bunu gayet doğal karşılamaları.
80’li yıllara damgasını vuran, kadın kimliğinin yeniden inşasını hedefleyen, kadını” anne-zevce-gelin” kimliklerinin ötesine taşıyıp ev dışında da bir hayat olduğunu göstermeyi amaçlayan, kadını kamusal alana çağıran kadın hareketinin anlatmak istediği tam olarak bu değildi. Bugün, 2010 -yazıyla iki bin on- yılında, 50’li yıllarda sadece kocasına ve çocuklarına hizmet etmek ve evde hazırladığı nadide formüllerle güzelleşmekle mükellef kadın prototipinden çok daha “dar” bir prototiple karşı karşıyayız: Sadece tüketmeye programlı, işe yaramayan ve bunu bir şey sanma modasına kapılmış bir genç kadın türü bu.
“Aman canııım dizi onlar, gerçek hayat değil ki” diye diye izlediğimiz o diziler var ya. Hepsi damarımıza damarımıza işliyor. Etraf Bihter kaynıyor.
Merak ediyorum, erkekler bu duruma ne diyor?
by Hande Koseoglu
Orjinali icin buraya tiklayabilirsiniz.
3
Wednesday, June 16, 2010
Tuesday, June 15, 2010
Saturday, June 12, 2010
Friday, June 11, 2010
Tuesday, June 8, 2010
Jabulani balon cikti

WC2010'un topu Adidas Jabulani'den cogu futbolcu bildiginiz gibi dertli.. Ozellikle kaleciler topun balon gibi oldugunu ve plaj topuyla mac yaptiklarini soyluyorlar.. Ustteki resim herseyi acikliyor..
3
Monday, June 7, 2010
iPhone 4 is here!

Sunday, June 6, 2010
Saturday, June 5, 2010
Friday, June 4, 2010
GS icin transferde adi gecen oyuncular ya da bnm tavsiyelerim
Gregory Van Der Wiel - 1988 - Sag Bek - Ajax
Javi Martinez - 1988 - Orta Saha - Atletic Bilbao
Michael Bradley - 1987 - Orta Saha - Borussia Mönchengladbach
Seydou Doumbia - 1987 - Forvet - CSKA Moscow (yeni aldilar)
Peter Odemwingie - 1981 - Forvet - Lokomotiv Moscow
Joe Ledley - 1987 - Orta Saha (Sol ic) - Cardiff City
Vincent Aboubakar - 1992 - Forvet - Valenciennes (yeni aldilar)
Joel Matip - 1991 - Defans/DMC - Schalke 04
Jonathan Mensah - 1990 - Defans - Free State Stars
Kim Kallstrom - 1982 - Orta Saha - Lyon
Danny Welbeck - 1990 - Forvet - Manchester United
Miroslav Stoch - 1989 - Winger - Chelsea
Gokhan Tore - 1992 - Orta Saha - Chelsea
Balázs Dzsudzsák - 1986 - Sol Acik - PSV
3
Javi Martinez - 1988 - Orta Saha - Atletic Bilbao
Michael Bradley - 1987 - Orta Saha - Borussia Mönchengladbach
Seydou Doumbia - 1987 - Forvet - CSKA Moscow (yeni aldilar)
Peter Odemwingie - 1981 - Forvet - Lokomotiv Moscow
Joe Ledley - 1987 - Orta Saha (Sol ic) - Cardiff City
Vincent Aboubakar - 1992 - Forvet - Valenciennes (yeni aldilar)
Joel Matip - 1991 - Defans/DMC - Schalke 04
Jonathan Mensah - 1990 - Defans - Free State Stars
Kim Kallstrom - 1982 - Orta Saha - Lyon
Danny Welbeck - 1990 - Forvet - Manchester United
Miroslav Stoch - 1989 - Winger - Chelsea
Gokhan Tore - 1992 - Orta Saha - Chelsea
Balázs Dzsudzsák - 1986 - Sol Acik - PSV
3
Thursday, June 3, 2010
Galatasaray Transfer Analiz #1
Evet, sonunda biraz futbola vakit ayirip Galatasaray'imizin suana kdr yaptigi transferlerden bahsedicem bu aksam.. see you soon
3
3
Subscribe to:
Posts (Atom)