Thursday, June 24, 2010

Jorg Berger'in Bursaspor anilari


Macerayi seven ve bu futbol dünyasinda pek cok ilginc tecrübeyi geride birakan Berger'in kapisini Bursaspor calar.. Anlasma güzel bir zeminde noktalanir ve uzun süreli calismak icin Berger önce sehri görmek ister.. Her sey iyi gider ve Bursaspor ile anlastiktan sonra Martin Spanring, Marc Ziegler ve Ion Lupescu'yu kadrosuna katar, her sey baslangicta her zaman oldugu gibi cok iyiydi der.. Öyle ki karisi Istanbula ayak bastiginda onu Bursaspor'a Helikopterle getirme inceliginde bulunurlar.. Ailesi gelir, cocuklari uygun okullara kayit olur..


"Ilk tuhaflik olarak maasini plastik torba icerisinde almasini söyler Berger Bursaspor sampiyonlugu sonrasi 11Freunde'ye verdigi röportajin icerisinde. Hemen basari istiyorlardi ve Sampiyonluk o dönem ütopyaydi aslinda. Beklentilerin büyüklügü ve ufak tuhafliklar disinda cok sey de güzeldi. Tesisler birinci sinifti.. Ve fakat tüm güzellikler ilk iki haftada alinan maglubiyetlere kadardi elbette..

..19 tane baskan ile ugrasiyordum. Hepsinin tek tek transfer ettigi oyuncu vardi ve hemen hepsi bana kendi oyuncusunu oynatmam icin baski yapiyordu. Onlara sadece 11 tane oyuncuyu sahaya cikarabilirim dediginde hepsi anlayisla kafalarini salliyordu ama isteklerinden kesinlikle vazgecmiyordu diye devam ediyor Berger tuhafligin dik alasina..Ilk macta onlarin isteklerine karsi durup alman oyunculari ve Lupescuyu sahaya saldim.. Gelisme olabilirdi ama kimse beni dinlemiyordu zira herkes kendi kafasina göre baska bir sey istiyordu. Sonunda dayanamadim ve tamam dedim, onlarin istegine göre bir onbir belirleyip sahaya cikardim.. Evimizde 2-5 kaybettik maci. Karim ve cocuklarim polis korumasi esliginde stadi terketmek durumunda kaldi...

19 baskandan 3'ü soyunma odasindaydi ve bana burasi sizin icin artik cok tehlikeli, ülkeyi terketmelisiniz diyordu. Aslinda istedikleri tazminatimi ödemeden beni göndermekti. Ben sakinligimi korudum ve burada kalacagimi, bir sözlesmem oldugunu söyledim.

..birkac saat icerisinde telefonum artik calismaz hale geldi, psikolojik bir savas sürüyordu ama ben öyle kolay vazgececek degildim.

Bir dahaki bulusmada 19 baskandan avukatim Christoph Schickhardt'a yazili bir sekilde isteklerini iletmelerini söyledim. "Neden, biz sözümüzün eri insanlariz" dediler ve konusma saatlerce sürdü. Tüm bu süre boyunca ben öyle sakin kaldim ki bu onlardan birisini rahatsiz etti ve silahini masanin üzerine cikardi. "Artik biz bu dilden konusacagiz sizle" diye bagirdi. Yardimci antrenörüm Jürgen Raab bana korkuyla geldi.. Artik daha fazla üstlemenin geregi yoktu. Ertesi günü biz gider iken onlar yeni teknik direktörünü sahanin ortasinda inegi keserek karsiliyordu. Sabahin besinde kacis gibi bir ucus yasadik..

Avukatim isin pesini birakmadi ve mahkemede pesinden kostu. Bes yil sonra bana geldi ve "biz kazandik" dedi.. Bir daha Türkiyeye kolay bir sekilde gitmem sanirim.."

Thanks to Borges

3

No comments:

Post a Comment